NesinMatematik Köyü yaz okulu başlıyor 2016 lisans ve lisansüstü yaz okulu, Nesin Matematik Köyü‘nde 18 Temmuz - 25 Eylül 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Eğitim 09.07.2016 - 23:30 09.07.2016 - 23:30 1915yılında İstanbul’da doğdu.Kuleli Askeri Lisesi’ni, Harp Okulu’nu (1937) bitirdi, subaylıktan gazete fıkra yazarlığına geçti (1944), birçok gazetede yazdı YazarAziz Nesin’in oğlu Matematik Profesörü Ali Nesin tarafından yönetilen ve kendi deyimleriyle bedavadan biraz pahalıya eğitim veren Matematik Köyü öğrenci Büyük ilgi gören yaz okulları sonrasında istek üzerine ilkokul ve lise düzeyinde de eğitimler verilmeye başlandı. Bu girişimler sonunda ise Nesin Vakfı’na TanOral'ın 1970'de Aziz Nesin Vakıf'ı inşaatı başlamadan ve inşaat sırasında çektiği video. Ziyarete gelenler arasında Fazıl Hüsnü Dağlarca, Mina Urgan, Has Hakkında 13 Aralık 1949'da İstanbul'da doğdu. Asıl adı Tahsin Tarık Üregül idi. Babası subay olduğu için ilkokulu birden fazla ilde okudu. Orta ve liseyi Bakırköy'de bitirdi. Yıldız Teknik Üniversitesi, Makine Yüksek Mühendisliği'nde okudu, Gazetecilik Yüksek Okulu'nu bitirdi. AzizNesin, Ankara Harp Okulu'nu bitirmesinin ardından asteğmen rütbesiyle orduya katıldı. 1941'den başlayarak II. . 7 Temmuz 1995'te vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca'daki Nesin Vakfı'nın bahçesine gömüldü. Aziz Nesin'li Yıllar, Meral Çelen Yaz Babam Yaz, Ahmet 0v4zvlq. 20 Aralık 1915’te İstanbul’da doğdu. İki yıl Darüşşafaka Lisesi'nde öğrenim gördü. Kuleli Askeri Lisesi'ni bitirdi. Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Okulu'ndan mezun oldu. Üsteğmen rütbesindeyken "görev ve yetkisini kötüye kullanmak" suçlamasıyla yargılanıp ordudan uzaklaştırıldı. Bir süre bakkallık yaptı. Ardından gazeteciliğe başladı. Yedigün, Karagöz ve Tan Gazetesi'nde çalıştı. Cumhuriyet adlı bir magazin dergisi yayınladı. Sabahattin Ali ile birlikte, Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Alibaba mizah dergilerini çıkardı. 1951'de bir kitapçı dükkanı, ardından bir fotoğraf stüdyosu açtı. 1954'ten itibaren Akbaba mizah dergisinde takma isimlerle mizah öyküleri yazdı. Yazın yaşamı boyunda 100'ün üzerinde takma isim kullandı. Kemal Tahir'le birlikte Düşün Yayınevi’ni Gazete, Akşam ve Tanin'de köşe yazıları yazdı. Yazarlığı, Öncü, Yeni Tanin ve "Ustura" isimli bir mizah eki de hazırladığı Günaydın gazetesinde sürdürdü. 1962'de Zübük isimli mizah dergisini çıkardı. 1963'te yayınevinin yanmasının ardından sadece yazmaya başladı. 1972'de Çatalca'da kimsesiz çocukların eğitimini gerçekleştirmeyi amaçlayan Nesin Vakfı'nı kurdu. Kitaplarının tüm gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-1980 arasında her dalda edebiyat ödülleri veren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı'nı çıkardı. 1979'da seçildiği Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanlığı görevini yıllarca sürdürdü. Sadece Türk edebiyatının değil dünya mizah edebiyatının da sayılı isimleri arasında yer alan Aziz Nesin, düşünceleri ve yazıları nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü, tutuklandı, yargılandı, sürgün edildi, cezaevlerinde kaldı. 6 Temmuz 1995 tarihinde yaşamını yitirdi. Öykülerinde Türk toplumunu ayrıntılarıyla yansıtır. Anlatımında halk edebiyatının ana öğelerinden yararlanır. Yer yer masal temasıyla ve mizah aracılığıyla günlük olayları, toplumsal aksaklıkları eleştirir. Türk edebiyatında çağdaş mizah yazarlığı tekniklerini geliştiren, genç mizah yazarlarının doğmasına yolaçan yazardır. ESERLERİ ŞİİR Sondan Başa 1984 Sevgiye On Ölüme Beş Kala 1986 Kendini Yakalamak 1988 Hoşçakalın 1990 Sivas Acısı 1995 KONUŞMALAR İnsanlar Konuşa Konuşa 1988 Çuvala Doldurulmuş Kediler 1995 HİKAYE Geriye Kalan 1948 İt Kuyruğu 1955 Yedek Parça 1955 Fil Hamdi 1955 Damda Deli Var 1956 Koltuk 1957 Kazan Töreni 1957 Toros Canavarı 1957 Deliler Boşandı 1957 Mahallenin Kısmeti 1957 Ölmüş Eşek 1957 Hangi Parti Kazanacak 1957 Havadan Sudan 1958 Bay Düdük 1958 Nazik Alet 1958 Gıdıgıdı 1959 Aferin 1959 Kördöğüşü 1959 Mahmut ile Nigar 1959 Gözüne Gözlük 1960 Ah Biz Eşekler 1960 Yüz Liraya Bir Deli 1961 Bir Koltuk Nasıl Devrilir 1961 Biz Adam Olmayız 1962 Sosyalizm Geliyor Savulun 1965 İhtilali Nasıl Yaptık 1965 Rıfat Bey Neden Kaşınıyor 1965 Yeşil Renkli Namus gazı 81965 Bülbül Yuvası Evler 1968 Vatan Sağolsun 1968 Yaşasın Memleket 1969 Büyük Grev 1978 Hayvan Deyip Geçme 1980 70 Yaşım Merhaba 1984 Kalpazanlık Bile Yapılamıyor 1984 Maçinli Kız İçin Ev 1987 Nah Kalkınırsın 1988 ROMAN Kadın Olan Erkek 1955 Gol Kralı Sait Hopsait 1957 Erkek Sabahat 1957 Saçkıran 1959 Zübük 1961 Şimdiki Çocuklar Harika 1967 Tatlı Betüş 1974 Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz 1977 Surname 1976 Tek Yol 1978 ANILAR Bir Sürgünün Hatıraları 1957 Böyle Gelmiş Böyle Gitmez 1. Bölüm 1966, 2. Bölüm 1976 Poliste 1967 Yokuşun Başı 1982 Salkım Salkım Asılacak Adamlar 1987 Rüyalarım Ziyan Olmasın 1990 MASALLAR Memleketin Birinde 1987 Hoptirinam 1960 Uyusana Tosunum 1971 Aziz Dededen Masallar TAŞLAMA Azizname 1970 FIKRALAR Nutuk Makinası 1958 Az Gittik Uz Gittik 1959 Merhaba 1971 Suçlanan ve Aklanan Yazılar 1982 Ah Biz Ödlek Aydınlar 1985 Korkudan Korkmak 1988 GEZİ Duyduk Duymadık Demeyin 1976 Dünya Kazan Ben Kepçe 1977 OYUNLAR Biraz Gelir misiniz 1958 Bir Şey Yap Met 1959 Toros Canavarı 1963 Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı 1968 Çiçu 1970 Tut Elimden Rovni 1970 Hadi Öldürsene Canikom 1970 Beş Kısa Oyun 1979 Bütün Oyunları Adam Yayınları1982 ÖDÜLLERİ Üç Karagöz Oyunu 1968 ile 6. Karacan Armağanı birinciliğini 1968 Çiçu ile Türk Dil Kurumu 1970 Tiyatro Ödülü’nü Altın Palmiye İtalya 1956, 1957 Altın Kirpi Bulgaristan, 1966 Krokodil Sovyetler Birliği, 1069 Lotus Asya-Afrika Yazarlar Birliği Ödülü 1975 Bulgaristan Uluslararası Gülmece Kitapları Yarışması’nda Büyük Ödül 1977 Aynı Gün Kargo Stoktan Teslim Kapak Resmi Mustafa Delioğlu * 3,66 TL den başlayan taksitlerle! – Gürültüde yazarım da, yalnız yanı başımda birisi konuşursa yazamıyorum. – Canım efendim, gürültü olmasa daha iyi değil mi? Ne hakları var sizi rahatsız etmeye, yavaş da konuşabilirler. İşte Danimarka’da, İsveç’te, Hollanda’da katiyen böyle bişey olmaz. Onun için de adamlar ilerliyorlar. Çünkü onlarda insanın insana saygısı vardır. Bu saygı üstüne türlü örnekler de göstererek konuştu da konuştu. Terbiyesizlikti ama ne yapayım, o anlatırken başımı kâğıtlara eğip yazmaya başladım; yazmıyordum, yazarmış gibi yapıyordum. – Hiç boşuna uğraşmayın, yazamazsınız, sinirleriniz bozulur, dedi; Avrupa başka... Avrupalı insan demek, insanın insana saygı duyması demek. Bizde nerdeee... Biz işte bunun için adam olamayız beyim, biz adam olamayız! 20 Aralık 1915, Heybeliada, İstanbul ● 6 Temmuz 1995, Çeşme, İzmir Gülmece edebiyatımızın doruğuna çıkmış yazarımızdır. Çağının sorunları karşısında etkin bir aydın tavrı göstermiştir. Toplumsal düzendeki çarpıklıkları ve çelişkileri büyük bir ustalıkla anlatmış, çağdaş Türk gülmece edebiyatının dünya ölçüsünde temsilcisi olmuştur. Asıl adı Mehmet Nusret’tir. İki yıl İstanbul’da Darüşşafaka Lisesi’nde okuduktan sonra 1935’te Kuleli Askerî Lisesi’ni, 1937’de Kara Harp Okulu’nu, 1939’da da Askerî Fen Okulu’nu bitirdi. Üsteğmenliği sırasında "görev ve yetkisini kötüye kullanmak” suçlamasıyla ordudan çıkarıldı 1944. Bir süre bakkallık yaptıktan sonra 1945’te gazeteciliğe başladı. Yedigün, Karagöz ve Tan’da çalıştı. Cumartesi adlı bir magazin dergisi çıkardı. 1946’da Sabahattin Ali’yle birlikte Markopaşa adlı mizah gazetesini yayımlamaya başladı. Türkiye’ye Truman Doktrini kapsamında yapılan Amerikan yardımını eleştiren, yayımlanmamış Nereye Gidiyoruz? adlı broşürü yüzünden 1947’de on ay ağır hapis ve üç ay on gün Bursa’da "emniyet-i umumiye nezareti” altında bulundurulma cezasına çarptırıldı. Ertesi yıl yayımlanan Azizname adlı kitabından dolayı gene tutuklandı. Dört ay tutuklu olarak yargılandıktan sonra aklandı. 1950’de G. Politzer’in Marksist Felsefe Dersleri adlı kitabının önsözünün bir bölümünü çevirtip Yeni Baştan dergisinde yayımladığı için bir yıl dört ay hapis ve ceza süresince de İstanbul’da "emniyet-i umumiye nezareti” ne mahkûm edildi. Hapisten çıktıktan sonra kitapçı dükkânı, daha sonra da bir fotoğraf stüdyosu açtı. 1954’te Akbaba dergisinde takma adlarla mizah öyküleri yazmaya başladı. Edebiyat yaşamı boyunca yüzü aşkın takma ad kullandı. 6-7 Eylül 1955’te İstanbul’da gayrimüslimlerin ev ve dükkânlarının yağmalanmasıyla sonuçlanan olayların ardından, başka solcu arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı. Altı ay sonra salıverildi. 1956’da Bordighera’da İtalya düzenlenen uluslararası mizah yarışmasında "Kazan Töreni” adlı öyküsüyle birincilik Altın Palmiye ödülünü alması, yaşamında bir dönüm noktası oldu. Yazdıklarını kendi adıyla yayımlamaya başladı. 1957’de Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu. 1958’de yayınevinin yönetimini tek başına üstlendi ve bu uğraşı 1969’a kadar sürdürdü. Yeni Gazete, Akşam, Tanin, Öncü, Yeni Tanin ve Ustura adlı haftalık mizah ekini hazırladığı Günaydın gazetelerinde günlük köşe yazıları yazdı. 1961’de bir yazısı nedeniyle dört ay tutuklu kaldı. 1972’de Çatalca’da kimsesiz çocukları okutmayı amaç edinen Nesin Vakfı’nı kurdu ve kitaplarının bütün gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-85 arasında her yılın edebiyat ürünleri arasından yaptığı seçmeleri ve değerlendirmeleri içeren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı’nı çıkardı. 1975’te Türkiye Yazarlar Sendikası başkanlığına seçildi. Bu görevini 1989’a kadar sürdürdü. 1984’te askeri yönetime karşı Aydınlar Dilekçesi’nin hazırlanmasına öncülük etti. Bu nedenle yargılanıp aklandı. Sonraki yıllarda toplumsal eylemlere ağırlık verdi. 1993’te Aydınlık gazetesinde köşe yazıları yazmaya başladı. Salman Rushdie’nin The Satanic Verses 1988, Şeytan Ayetleri adlı yapıtını Türkçede yayımlayacağını açıklaması nedeniyle İslamcı çevrelerin şiddetli eleştirilerine hedef oldu. 2 Temmuz 1993’te, Sivas’taki Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında şeriat isteyen bir toplulukça çıkartılan ve 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli yangınından sağ kurtuldu. Yapıtlarında Türkiye toplumunun genel bir görünümünü veren Aziz Nesin, halk edebiyatının anlatı öğelerinden de yararlandı. Yer yer masal teması aracılığıyla günlük olayları, toplumsal bozuklukları eleştirel ve yergici bir yaklaşımla yansıttı. Meddah geleneğinin anlatım olanaklarını da kullanarak çağdaş anlamda bir gülmece öyküsü geliştirdi. Konularını günlük yaşamdan seçti. Geniş halk kesimlerinin sorunlarını dile getirirken, toplumsal değişim sürecindeki insanın konumunu da ustalıkla yansıttı. Mizah yazarlığının yanı sıra şiir, oyun, deneme, inceleme, anı, köşe yazısı gibi türlerde de ürünler veren Aziz Nesin, başlattığı ya da içinde yer aldığı çok sayıda toplumsal etkinlikle de yaşadığı sürede ülkesinin önde gelen aydın kişiliklerinden biri oldu. Türk ulusal gülmece geleneğini çağdaş bir bileşime ulaştıran Aziz Nesin’e 1956 ve 1957’de İtalya’da Altın Palmiye, 1966’da Bulgaristan’da Altın Kirpi ve 1977’de Hitar Petar; 1969’da SSCB’de Altın Krokodil, 1975’te Asya Afrika Yazarlar Birliği’nin Lotus Edebiyat Ödülü, 1990’da Rusya’da Tolstoy Ödülü, 1991’de Fransa Şövalyelik Nişanı, 1994’te Amerikan Basın Özgürlüğü Ödülü, 1995’te Hiroşima Vakfı Ödülünün de aralarında olduğu çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül verildi. Tavsiye Et Türkiye’de edebiyatla mizahı ustalıkla bir araya getirerek toplumsal gerçekliğe ayna tuttu. Egemen güçlerin karşısında durdu ve her daim ezilenin yanında yer aldı. İlmek ilmek işleyerek kurduğu Nesin Vakfı’yla binlerce kimsesiz çocuğun yolunu aydınlattı. Mücadele dolu hayatında üretmeye hiçbir zaman ara vermeyen yazar arkasında güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen yüzden fazla eser bıraktı. Peki, yokluk içinde geçen hayatında paylaşmayı esas alan gerçek bir sanatçı ve hiciv ustası olan Aziz Nesin kimdir? Aziz Nesin’in HayatıGerçek adı Mehmet Nusret olan ünlü yazar Aziz Nesin, 20 Aralık 1915’te Heybeliada’da dünyaya geldi. Yoksul bir adam olan babası Abdülaziz bahçıvanlık yaparak geçimini sağlıyordu. Annesi Hanife hanım oğlu Aziz’i dünyaya henüz on beş yaşındayken dünyaya getirdi. Kısa süre Heybeliada’da yaşayan aile daha sonra farklı kültürlerin iç içe geçtiği, İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Kasımpaşa’ya yerleşti. Birinci Dünya Savaşı’nın hüküm sürdüğü zorlu yıllarda, imparatorluktan cumhuriyete geçiş sırasında yaşanan zorluklar toplumun her kesimini olduğu kadar Aziz Nesin’in ailesini de fazlasıyla etkilemişti. Maddi zorlukların yanı sıra toplumsal hayata adapte olmakta da sıkıntılar yaşayan Abdülaziz Bey oğlunu geleneksel değerlere göre yetiştirmek istiyordu. Hanife hanım ise oğlunun çağdaş bir eğitim almasını istiyordu. Cumhuriyet karşıtı olan Abdülaziz bey, oğlu Aziz Nesin’i dört yaşındayken sıbyan mektebine yazdırdı. Uzun süre geleneksel yöntemlerle eğitilen yazar, daha sonraları annesinin de desteğiyle Süleymaniye’de bulunan Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi’ne üçüncü sınıftan başladı. Babasının define bulma sevdasıyla sırra kadem bastığı bir dönemde yakın çevresinin de teşvikiyle Darüşşafaka Mektebi’nin sınavlarına girdi. Sınavı kazanan yüz kişi arasına girmeyi başardı. Çekilen kurayla ilk otuza girip, ikinci elemeyi de geçince döneminin en önemli eğitim kurumlarından olan Darüşşafaka’nın kapıları Aziz Nesin’e sonuna kadar açıldı. Buradaki öğreniminin ardından Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirip Harp Okulu’na geçti. 1937 yılında Asteğmen olan Aziz Nesin, Askeri Fen Tabiat Okulu ve İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki eğitimini eş zamanlı olarak sürdürdü. 1940-1944 yılları arasında Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ordu mensubu olarak görev yapan ünlü yazar, İstanbul Rami Kışlası’nda görev yaptığı sırada emrindeki iki askerine kanunsuz izin verdiği gerekçesiyle suçlanıp ordudan atıldı. Ordudaki işini kaybedince geçinebilmek için bakkallık da dahil pek çok iş yapan Aziz Nesin 1945 yılında Yenigün Dergisi’nde redaktörlük ve yazarlık yaparak edebiyat serüvenine başladı. “Zübük”, “Azizname”, “Toros Canavarı”, “Fil Hamdi”, “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” gibi Türkiye tarihine ve toplumsal yaşantıya ayna tutan önemli eserlere imza attı. Yazdıkları halk tarafından büyük bir ilgiyle takip edilen Aziz Nesin PEN Yazarlar Derneği’nin de onur görüşleri ve mizah yaparken kullandığı eleştirel dil nedeniyle defalarca hapis cezası alan yazar 1972 yılında yoksul ve kimsesiz çocukları eğitebilmek için Nesin Vakfı’nı yılında içlerinde pek çok aydın ve yazarın bulunduğu ve tam otuz yedi kişinin öldürüldüğü Sivas-Madımak kıyımından sağ olarak kurtuldu. Türkiye’nin gündeminden uzun yıllar düşmeyen bu olaydan iki yıl sonra, 5 Temmuz 1995’te Çeşme’de düzenlenen imza günü sonrası hayata gözlerini Nesin’in KitaplarıAziz Nesin 1946 yılında, Sabahattin Ali ve Rıfat Ilgaz’la bir araya gelerek “Marko Paşa” isimli dergiyi çıkarmaya başladı. Yayımlanan ikinci sayısıyla ciddi bir okuyucu sayısına ulaşan dergi hemen yasaklandı. Dergiyi farklı isimlerle çıkarmaya devam ettiyse de bu mücadelesi sert bir müdahaleyle yarım kaldı. Aziz Nesin arkadaşı Rıfat Ilgaz’la birlikte, ezen ve ezilen arasındaki çatışmayı mizahi bir dille ele alan “Marko Paşa”daki yazılarından ötürü hapse atıldı. Yazar bu yıllarda maddi sıkıntılarla boğuşuyordu. Politik duruşu nedeniyle iş bulması neredeyse imkânsız hale geldiğinden Akbaba dergisine öyküler yazarak geçimini sağlamaya çalıştı. 1956'da kariyerinde önemli bir dönüm noktası yaşadı. İtalya'da Bordighera'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü olan Altın Palmiye'yi "Kazan Töreni" adlı öyküsüyle kazandı. 1957 yılında da aynı yarışmada, aynı ödülü "Fil Hamdi" adlı öyküsüyle ikinci kez kazandı. Kazandığı ilk Altın Palmiye'yi, 1960 yılında devlet hazinesine fazla kitap yazarak Türk edebiyatında ulaşılması güç bir rekora imza atan Aziz Nesin Türkiye’deki toplumsal, ekonomik, kültürel farklılıkların yarattığı uçurumları konu alan ve mizahi unsurların ağır bastığı onlarca öykü kaleme aldı.“Gol Kralı”, “Zübük”, “Surname” romanlarıyla geniş halk kitlelerine ulaşmayı başaran Aziz Nesin asıl büyük çıkışını 1977 yılında yayımladığı “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanıyla yaptı. Bu romanıyla Madaralı Roman Ödülü’nü kazandı. Devlet kayıtlarında ölü gözüktüğü için bir türlü kimlik alamayan bir adamın başından geçen olayları mizahi bir üslupla ele alan roman, oyun ve sinema filmi olarak da uyarlandı. Öyküleri halk tarafından çok beğenilmesine rağmen, edebiyat çevrelerinde hak ettiği değeri bulması uzun zaman aldı. Günümüzde de büyük bir ilgiyle takip edilen yazar 1985 yılında halk tarafından yılın yazarı seçildi. Devamını OkuKünyesiAZİZ NESİN Kimdir? Yazar, şairAZİZ NESİN Kaç Yılında Doğmuştur? 20 Aralık 1915AZİZ NESİN Nerelidir? Heybeliada, İstanbulSesli KitaplarıAZİZ NESİN Alıntıları ve Sözleri “Herkesin bildiği gerçekleri söylemek bazen suç olur.” - Memleketin Birinde “Çocuklara daha iyi bir dünya bırakmak yerine, dünyaya daha iyi çocuklar bıraksanız daha iyi olur.” - Şimdiki Çocuklar Bir Harika “Efendim, biz okumuyoruz. Okumayınca ne olur? Memleket ilerler mi? İlerlemez elbet… İşte ilerlemiyoruz.” - Deliler Boşandı “Emperyalizm kendi doğası gereği savaştan yana olmak zorundadır.” - Sora Sora Cennet Bulunur “Ne kaybedersen et önemli değil; çünkü kaybettiklerini yeniden kazanabilirsin. Yeter ki kendini kaybetme, bir daha kazanamazsın.” - Mum Hala “Bir memleket değer bildikçe yükselir.” - Bir Koltuk Nasıl DevrilirAZİZ NESİN Haberleri Ali Nesin tarafından Şirince’nin bir kilometre uzağında, doğanın içinde kurulan ve her yaz, farklı yaş gruplarından matematiğe gönül vermiş öğrencileri ağırlayan Nesin Matematik Köyü’nde, artık felsefe, sosyoloji ve sanat alanında da yaz okulları düzenleniyor. Geçen yıl faaliyete başlayan, bu yıl 15 ila 28 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek olan 2016 Sanat Yaz Okulu’nu, projenin mimarlarından Işın Önol anlattı. Sanat Yaz Okulu’nun ilk yılı nasıl geçti?Bu konuda birkaç yıldır çalışıyorduk. İki yıl önce, Felsefe Yaz Okulu’nun öğrencileriyle küçük bir çalışma yaparak başlamıştık işe. Geçen yıl, iki haftalık ilk programımızı yaptık. Bu süreç çok verimli geçti. Her gün sabah 8’den geceyarısına kadar çalıştık. Çok çalışmamıza rağmen, iki haftalık sürenin sonunda her birimizin isteği devam etmek, yeniden yapmak yönündeydi. Geri dönüşler de olumluydu. Bize mutluluk, direnç ve umut veren bir çalışma oldu. Bu yüzden, ülkedeki tüm zorluklara karşın, bu yıl aynı enerjiyle çalışmalarımızı sürdürüyor ve Ağustos ayında yeniden bir araya ağırlıklı olarak nerelerden?İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den, Adana’dan, Mardin’den, Diyarbakır’dan, Kars’tan; özel okullardan, devlet okullarından, güzel sanatlar lise ve üniversitelerinden, başka liselerden ve üniversite programlarından... Birbirinden çok farklı donanım ve altyapılarla geliyorlar. Yaş grupları da çok çeşitli; 15-16 yaşında lise öğrencilerinden doktora öğrencilerine kadar, 32 genç sanatçıyla birlikte çalışacağız bu programını oluştururken neleri göz önünde bulunduruyorsunuz?En çok, ders verecek hocaların önerilerini... Faydası olabileceğini ve böyle bir çalışmaya destek verebileceğini düşündüğüm, aklıma gelen herkese okul hakkında bilgi verdim. “Ben de destek vermek isterim” diyen birçok hoca oldu. Şimdilik kapasitemiz kısıtlı olduğu için hoca sayısını da, öğrenci sayısını da sınırlı tutmak durumunda kaldık. Ancak, hem öğrencilerden, hem de eğitimcilerden, çok yoğun talep geliyor. Bu yüzden önümüzdeki yıl, art arda birden fazla programa yer vermeyi buradan nasıl kazanımlar ve deneyimlerle ayrılması hedefleniyor?En çok, eleştirel düşünce ve soru sorma üzerine çalışıyoruz. Türkiye’deki mevcut eğitim sisteminde en çok eksikliğini duyduğumuz şey bu. Bu alışkanlığı kazanmak için iki hafta elbette çok kısa bir süre, ancak yine de bu yoğun birlikte düşünme, tartışma, üretme sürecinin sonunda, öğrenciler, kafalarında üretkenliklerini ve çalışmalarını olumlu etkileyecek birçok soruyla ayrılıyor köyden Hem teorik, hem de pratiğe yönelik dersleriniz var. Öğrenciler ilgi alanları doğrultusunda ders seçimi mi yapıyor?Öğrenciler bu yıl, bazı derslerde ikiye ayrılıp, bazı derslerde yeniden bir araya gelecek. Önümüzdeki dönemde seçmeli sisteme doğru gitmek doğru olacak sanırım. Ancak şimdilik, hepimiz bir laboratuvar içinde deney yapıyor gibiyiz. Tüm hocalar ve tüm öğrenciler, heyecanla tüm derslere çalışmayı Nesin Vakfı’nın çatısı altında, Şirince’de yapmanızın nedeni nedir?Bu projenin benim için en önemli yanı bu aslında. Diğer eğitimciler ve hatta öğrenciler için de bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Ben Nesin Vakfı’yla 1999 yılında, depreminin hemen akabinde taşınıp Ali Nesin’le komşu olduğumda tanıştım. O dönem eğitim fakültesinden, resim-heykel bölümünden henüz mezun oluyordum ve bir okul kurma düşüm vardı. Vakfı tanıdığımda, Aziz Nesin’in hâlihazırda bu düşü hayata geçirmiş olduğuna yakından tanık oldum ve enerjimi Nesin Vakfı’na ayırmaya karar verdim. Bu süreçte Ali Nesin’in Bilgi Üniversitesi Matematik Bölüm Başkanı’yken, hiç zorunlu olmadığı halde, yaz aylarında tatil yapmak yerine öğrencileriyle, ısrarla matematik yaz okulunda çalışmasına tanık oldum. Ali Nesin’in tatilden anladığı da buydu Matematik yapmak. Yaz okullarında yürütülen bu çalışmaların büyüyüp, şimdi böyle yoğun çalışmaların sürdürüldüğü Matematik Köyü’ne dönüşeceğini belki o zaman kendisi de tahmin edemezdi. Eğitimdeki eksikliğin ve bu işin gerekliliğinin hep farkındaydı ama eğitime ayırdığı zaman içinde, matematik yapmaktan çok fazla ödün vermesi gerekiyordu. Ama o, büyük bir özveriyle, bu projeyi bugüne getirdi. Geçmişte de, Türkiye’de eğitimin en büyük probleminin soyut düşünme eksikliği olduğunu, bu yüzden ülkeden kolay kolay matematikçi, sanatçı ve felsefeci çıkmadığını söylerdi. Bu sürecin tanığı olarak ve Şirince için harcanan emeğe, özene sonsuz önem vererek böyle bir çalışmanın içine girdim. Bu herhangi bir yaz okulu değil, çok değerli ve biricik idealler etrafında toplanmış bir emeğin ürünü. Sanat Yaz Okulu yoluna nasıl devam edecek?Bu yıl en çok zorlandığımız şey seçimi yapmaktı. Sadece 30 kişilik kontenjanımız olduğundan, çok üzülerek, birçok öğrenciyi geri çevirmek durumunda kaldık. Önümüzdeki yıllarda programı genişletip daha fazla öğrenciye açılabilmeyi umuyoruz. Bunun için desteğe ihtiyacımız var, çünkü atölye sayısını artırmamız gerekiyor. Bu yıl savaş bölgelerinden öğrencileri getirmeyi de önemsedik. Bu konuda İKSV ile SAHA Derneği’nin önemli girişimleri ve bireylerin desteği oldu. Ayrıca atölye inşaatlarını destekleyen kişiler ve vakıflar vardı. Bu sayede önümüzdeki yıl kapılarımızı çok daha fazla öğrenciye açabileceğimizi düşünüyorum ve kontenjan kısıtlılığı yüzünden kabul edemediğimiz öğrencilerin, önümüzdeki yıllarda yeniden başvuru yapmasını Yaz Okulu, güncel sanat pratikleri ve kuramları üzerine çalışan uzmanlarla beraber bir üretim, analiz ve tartışma sürecine girmek, sanatın neden, nasıl ve kim için üretildiğini tartışmak; üretilen işi en etkili biçimde sunma yöntemlerini aramak gibi noktaları temel alıyor. Sanatçı olarak hayatı sürdürebilmenin koşullarının da tartışıldığı yaz okulunun, aralarında lise üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri, üniversite ve yüksek lisans öğrencileri ile sanatçı adaylarının yer aldığı, 30 kişilik bir kontenjanı var. Öğrenciler, bir portföyle başvuru yapabiliyor. Eğitmen kadrosu, Almıla Akdağ Sala, Burçak Bingöl, Gülçin Aksoy, Evrim Kavcar, Erden Kosova, Işıl Eğrikavuk, Işın Önol, Raziye Kubat, Seher Uysal, Seçil Yersel ve Tuğçe Tuna’dan oluşuyor. Asıl ismi Mehmet Nusret Nesin olan ve Türk mizah yazarı olarak ön plana çıkan Aziz Nesin, 20 Aralık 1915'te İstanbul'da dünyaya geldi. İki yıl boyunca Darüşşafaka Lisesinde öğrenim gördü. Sırasıyla Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Lisesinden mezun oldu. Bu dönemde aynı zamanda Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü'ne devam etti. Aziz Nesin, üsteğmen olarak orduda görev yaparken görev ve yetkisini kötüye kullanmak suçlamasıyla yargılanıp ordudan uzaklaştırıldı. Bir süre serbest çalıştı. Sonra gazeteciliğe başladı. "Yedigün", "Karagöz" ve "Tan" gazetesinde çalıştı. "Cumhuriyet" isminde bir mizah dergisiyle Sabahattin Eyüboğlu ile "Marko Paşa" dergisini çıkardı. Ayrıca "Malum Paşa", "Merhum Paşa" ve "Akbaba" mizah dergilerini çıkardı. 1954'ten itibaren "Akbaba" mizah dergisinde takma isimlerle mizah öyküleri kaleme aldı. Yazın çalışmalarında iki yüzden fazla takma ad kullandı. Kemal Tahir ile Düşün Yayınevi'ni kurdu. "Yeni Gazete", "Akşam", "Tanin", "Günaydın", "Aydınlık" gibi gazete ve dergilerde yazılar kaleme aldı. Buradaki gülmece öyküleri, röportaj ve fıkralarıyla edebiyatımızın tanınmış şahsiyetleri arasına girdi. 1962'de "Zübük" ismindeki mizah dergisini; 1976-1980 yılları arasında da her dalda edebiyat ödülleri veren Nesrin Vakfı Edebiyat Yıllığı'nı çıkardı. Düşünceleri nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü. Sanatsal çalışmalarında 100'ün üzerinde takma ad kullanan Aziz Nesin, "Akşam" ve "Tanin"de köşe yazıları yazdı. Yazın yaşamını "Öncü", "Yeni Tanin", "Ustura" ve "Günaydın" gazetesinde sürdürdü. 1962'de "Zübük" isminde mizah dergisini çıkardı. 1972'de Çatalca'da kimsesiz çocukların eğitimini gerçekleştirmeyi amaçlayan "Nesrin Vakfı"nı kurdu. Kitaplarından elde ettiği bütün geliri bu vakfa bağışladı. 1979'da seçildiği Türkiye Yazarlar Sendikası görevini yıllarca sürdürdü. Aziz Nesin, fikirleri ve yazıları nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü. Yargılanıp tutuklandı. Sürgün cezası aldı. 2 Temmuz 1993'te Pir Sultan Etkinlikleri'ne katılmak üzere Sivas'a gitti. 37 kişinin hayatını kaybettiği Madımak Oteli olayında sağ kurtulanlar arasında yer aldı. Aziz Nesin, 6 Temmuz 1995'te geçirdiği kalp krizi neticesinde İzmir'de hayata veda etti. Vasiyeti gereği Çatalca'da Nesrin Vakfı'nın bahçesine gömüldü. Edebi Kişiliği Toplumsal gerçekçilik akımına bağlı eser veren sanatçılardandır. Askerlikten ayrıldıktan sonra Karagöz gazetesi ile Yedigün dergisinde redaktörlük ve yazarlık yapar. İlkin "Vedia Nesin" adıyla şiirler yayımlar. Daha sonra mizahi tarafı ağır basan öykülere yönelir. Eserlerinde toplumun aksayan yanlarını, zıpçıktı tiplerini mizahi bir anlatımla anlatır. Mizahi öykü, roman ve oyunlarıyla tanınır. Sıradan bir olaydan dahi bir öykü konusu çıkarabilecek kadar yetenekli biri olan Aziz Nesin, çağımızın Nasreddin Hocası olarak kabul edilir. Toplumsal olayları, komik çelişkileri, yaşamsal sorunları, emekçiler, politik baskı ortamlarını abartılı bir şekilde fakat sade bir dille anlatır. Gülmecede Türk edebiyatının en usta kalemi kabul edilir. Eserleri nedeniyle birkaç kez hapse mahkûm olur. Halkı kışkırtmaya yönelik yazılarından dolayı tepkileri üzerine çeker. Anlatımında halk edebiyatının ana öğelerinden yararlanır. Oyunlarında yer yer masal motiflerine rastlanır. Marko Paşa dergisini Sabahattin Ali ile çıkarır. Dergide dönemin politikacılarını ve tiplemelerini sözünü esirgemeden eleştirir. Yapıtları edebiyatımızda baskı rekoru kırar. Yabancı dillere en çok eseri çevrilen dördüncü yazarımız olarak bilinir. "Gol Kralı", "Zübük", "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" eserleriyle ön plana çıkar. "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" eserinde ülkemizde bürokrasinin aksayan yönlerinden bahseder. "Yaşar"ın şahsında olayları anlatır. Anı, öykü, mektup, tiyatro, masal, fıkra ve şiirleriyle de Türk edebiyatının en sağlam kalemlerinden biri olarak anılır. Birçok yarışmada ödül kazanır. 1956'da Uluslararası Gülmece Yarışması'nda "Kazan Töreni" adlı öyküsüyle Altın Palmiye ödülünü alır. 1968'de Milliyet gazetesinin açtığı Karagöz oyunu yarışmasında "Üç Karagöz" oyunuyla birincilik alır. 1970'te Türk Dil Kurumu'nun oyun ödülünü "Çiçu" adlı oyunuyla alır. 1985'te TUYAP tarafından "Halkın Seçtiği Yılın Yazarı" seçilir. 1989'da da Tolstoy Altın Madalyası'nı kazanır. Eserleri Öykü Fil Hamdi Yedek Parça Koltuk Damda Deli Var Deliler Boşandı Mahmut ile Nigar Bir Koltuk Nasıl Devrilir Ah Biz Eşekler Biz Adam Olmayız Vatan Sağolsun Yaşasın Memleket Toros Canavarı Roman Erkek Sabahat Zübük Gol Kralı Sait Hopsait Tatlı Betüş Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz Şimdiki Çocuklar Harika Oyun Toros Canavarı Hadi Öldürsene Canikom Fıkra Az Gittik Uz Gittik Masal Aziz Dededen Masallar Hoptirinam Gezi Dünya Kazan Ben Kepçe Duyduk Duymadık Demeyin Taşlama Azizname OtobiyografiBöyle Gelmiş Böyle GitmezÖz Saf Şiir Anlayışını Sürdüren ŞiirSerbest Nazım ve Toplumcu Gerçekçi ŞiirMilli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şiir MemleketçilerHalide Nusret Zorlutuna 1901-1984Birinci Yeni GaripçilerGarip Dışında Yeniliği Sürdüren ŞairlerMavicilerHisarcılarİkinci Yeni Şiiri1960 Sonrası İkinci Yeni Sonrası Toplumcu Şiir1980 Sonrası Türk ŞiiriCumhuriyet Döneminde Halk ŞiiriCumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Anlatmaya Bağlı Metinler Hikâye-RomanCumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Göstermeye Bağlı Metinler TiyatroCumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Öğretici MetinlerAyrıca bakınız

aziz nesin vakfı yaz okulu