5SINIF SOSYAL BİLGİLER PROJE KONU LİSTESİ. 5.sınıf sosyal bilgiler projesi için ders konularıyla alakalı pano hazırlama, sunum oluşturma, kitapçık veya gazete hazırlama,
Devletçilikilkesini açıklayınız. 8. Çalışma ile ilgili bir kapak hazırlayınız. 9. Çalışmalarınızda her türlü kaynaklardan yararlanabilirsiniz. 10. Çalışmalarınızı resimlerle destekleyebilirsiniz. 11. Yaptığınız çalışmanın sonucunu sınıfta arkadaşlarınıza sözlü olarak sunabilirsiniz. 12. Ödevinizi bilgisayarda ya da kalemle yazabilirsiniz.
Haftalıködev 8. sınıf 21-25 Eylül ödevi. Tüm derslerle ilgili testler çözülüp kontrol edilecek. Dosyalar. 8._sinif_21-25_eylul_odev.pdf DOSYAYI İNDİR
65/ 105 f) Okul ve çevrede alanla ilgili kaynak, araç-gereç ve eğitim materyalinin belirlenerek plana aktarılması, g) Atatürkçülükle ilgili konuların belirli gün ve haftalarda işlenmek üzere plana yansıtılması, h) Diğer zümre öğretmenleriyle hangi konularda ne zaman ve nasıl bir işbirliği yapılacağının gösterilmesi
Yeryüzüşekline bağlı olarak doğal afetler farklı şekillerde ortaya. Cumartesi, 16 Temmuz 2022 Yeni. Anasayfa/e-Okul Ödev/ Doğal Afetler İle İlgili Kompozisyon. e-Okul Ödev Ülkemizin
Doğal Afetlerle İlgili Kompozisyon. Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın! Doğal afetler tüm dünyada görülen olaylardır. Türkiye'de bir çok doğal afet görülmektedir. Bunlara örnek verecek olursak en sık yaşanan doğal afetlere örnek, "deprem ve sel" diyebiliriz.
dJUneZ. Doğal afet nedir? Doğal afet, büyük oranda veya tamamen insanların kontrolü dışında gerçekleşen, mal ve can kaybına neden olabilecek tehlikeli ve genellikle büyük çaplı olay. Afetin ilk özelliği doğal olması, ikincisi can ve mal kaybına neden olması bir diğeri çok kısa zamanda meydana gelmesi ve son olarak da başladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir. Bazı afetlerin yeryüzünün nerelerinde daha çok olduğu bilinmektedir. Örneğin deprem, heyelan, çığ, sel, donma gibi bazı afetlerin sonuçları depremde olduğu gibi doğrudan ve hemen ortaya çıkar. Ama kuraklıkta olduğu gibi bazılarının sonuçları ise uzun bir zaman sonra ve dolaylı olarak görülür Doğal afet türleri Jeolojik kökenliler Bunlar doğrudan doğruya kaynağını yer kabuğu ya da yerin derinliklerinden alan doğal afetlerdir. Bunlar şunlardır 1- Deprem 2- Heyelan 3- Yanardağ patlamaları 4- Tsunami Meteorolojik kökenliler Atmosferdeki doğa olayları sonucunda meydana gelirler. Bunlar şunlardır 1- Sel 2- Su taşkını 3- Çığ 4- Fırtına 5- Kuraklık 6- Orman yangını 7- İklim değişiklikleri 8- Hortum Meteorolojik afetlerin oluşumunu hazırlayan temel etkenler atmosfer kökenli olmasına rağmen, bazılarında afetin oluştuğu yerin özellikleri de etkili olmaktadır. Sel, çığ ve sis buna örnek olarak verilebilir. Ülkemizde Yaşanan Doğal Afetler Çevre sorunları, insanların yaşadıkları doğal ortamı bozmaları ile ortaya çıkar. İnsanlar kendilerine daha iyi yaşama koşulları sağlamak için çevreye zarar verirler. Ülkemizde özellikle büyük şehirlerde kalitesiz yakıt kullanımından dolayı hava kirliliği meydana gelmektedir. Fabrikalardan ve evlerden çevreye atılan bazı maddeler poşet gibi toprak kirliliğine neden olur. Özellikle sanayi bölgelerinin yakınındaki kentlerin kanalizasyonları akarsular, deniz ve göllerin kirletilmesine neden olmaktadır. Ayrıca gemilerden boşaltılan bazı maddeler ve deniz kazaları bu kirlenmeyi artırmaktadır. Su ve toprak kirliliğine neden olan maddelerin bir kısmıda katı atıklardır. Katı atıklar; plâstik maddeler, cam ürünleri, metalik maddeler konserve ve meşrubat ve ağaç ürünleri kağıt, karton gibi. Özellikle büyük kentlerde arabaların motor ve klakson gürültüleri ile bazı eğlence yerleri ve bazı iş yerleri de gürültü kirliliğine neden olmaktadır. Çevre sorunlarının çözümünde bize ve devlete düşen görevler; -Ormanlarda izinsiz ağaç kesmeyip, ateş yakmamalıyız. -Fabrikaların zehirli atıkları ve kanalizasyon suları akarsulara, göllere ve denizlere akıtılmamalıdır. -Çöpleri rastgele çevreye, akarsulara, göllere ve denizlere atmamalıyız. -Kaliteli yakıtlar kullanmalıyız. -Çevre sorunlarının çözümü için sivil toplum kuruluşlarına yardımcı olmalıyız. -Çevre sorunlarının önlenmesi için devletin çeşitli zorunluluklar getirmesi gerekmektedir. -Çevre bakanlığı daha aktif bir şekilde çalışmalıdır. -Yerel yönetimler çevre sorunlarına daha fazla ilgi göstermelidir. 2. Doğal Afetler ve Korunma Yolları Doğal afetler, insanları olumsuz etkileyen doğal olaylardır. Büyük oranda can ve mal kaybına neden olurlar. İnsanlara ve ülkelere büyük zarar verirler. Doğal afetlerin kontrol altına alınıp durdurulması da mümkün değildir. Bazı doğal afetleri şöyle sıralayabiliriz; a. Depremler Yer kabuğunda meydana gelen ani sarsıntılara deprem denir. Yeryüzünün belirli yerlerinde sıklıkla görülür. Buralara deprem kuşakları denir. Bunların en önemlisi Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı’dır. Bu kuşak Saros körfezinden başlayarak Marmara denizinin kuzeyinden İzmit körfezi ve Karadeniz Bölgesi’ndeki sıradağların arasındaki çukurluklardan Van gölünün kuzeyine kadar ulaşır. Ülkemizdeki deprem alanlarının dağılışı Deprem öncesi alınması gereken önlemler; -Deprem kuşağına yerleşim yeri kurulmamalıdır. -Zemini sağlam olmayan yerlere yerleşilmemelidir. -Binalar yüksek katlı olmamalı ve inşaat tekniklerine uygun yapılmalıdır. -Halka deprem konusunda eğitim verilmelidir. Deprem sırasında yapılması gerekenler; -Soğukkanlı davranılmalıdır. -Balkon ve pencereden atlanmamalıdır. -Elektrik sigortası ve hava gazı vanası kapatılmalıdır. -Bina içinde sağlam eşyaların yanında çömelmiş durumda bulunulmalıdır. -Sarsıntı biter bitmez binadan çıkılmalıdır. Ülkemizin büyük bir kısmı deprem tehlikesi altında olduğu için depreme karşı her zaman hazırlıklı olmalıyız. Kısacası depremle yaşamayı öğrenmeliyiz. b. Erozyon Sel suları ve rüzgârlar tarafından aşındırılarak taşınan toprakların barajlara, göllere ve denizlere biriktirilmesine erozyon denir. Yurdumuz yarı kurak bir iklime sahip olduğu için önemli bir kısmı bitki örtüsünden yoksundur. Aynı zamanda yurdumuz çok engebeli bir araziye sahiptir. Bunlardan dolayı ülkemizde çok şiddetli erozyon meydana gelmektedir. Sağanak yağışlar, orman ve otlakların tahribi ile arazilerin yanlış kullanımı da erozyonu artıran faktörlerdendir. Erozyon sonucunda toprağın en verimli olan kısmı taşındığı için tarım alanlarında azalma meydana gelir. Taşınan toprağın bir kısmı baraj göllerine dolarak barajların kullanım sürelerinin kısalmasına neden olur. Toprak erozyonu ülkemiz için çok önemli bir sorundur. Çünkü tahrip edilen toprakta bitkiler yetişmeyecektir. Bu yüzden topraklarımızda tarım yapmak zorlaşacaktır. Bu durumda ülkeler açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirler. Erozyonla mücadele için özel bir kuruluş olan TEMA Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı kurulmuştur. TEMA erozyon konusunda eğitici çalışmalar yaparak, erozyonu önlemek için faaliyetlerde bulunur. Erozyonu önlemek için; -Orman alanları korunmalı -Boş araziler ağaçlandırılmalı -Meralar korunmalı -Eğimli yamaçlar taraçalandırılmalı -Tarlalardaki anız örtüsü yakılmamalıdır. Kısacası erozyonu önlemek için bitki örtüsü korunmalıdır. c. Toprak kayması Yamaçlarda bulunan toprağın, kütle halinde kayarak aşağı doğru inmesi olayına toprak kayması denir. Toprak kaymasına heyelân da denir. Bazen toprakla birlikte altındaki kayanın bir bölümü de yer değiştirir. Toprak kaymasının nedenleri; -Yer şekillerinin fazla eğimli olması -Yağışlar ve eriyen kar sularının toprağı kaygan hale getirmesi -Özellikle killi toprakların yağış sularını emerek kayganlaşması -İnsanların yol yapımı ve inşaat çalışması gibi faaliyetleri de toprak kaymasına neden olabilir. Ülkemizde görülen heyelânların mevsimlere dağılış oranları Ülkemizde toprak kaymaları en fazla ilkbahar mevsiminde görülmektedir. Bunun en önemli nedeni kar erimeleridir. Toprak kayması en fazla Karadeniz Bölgesi’nde meydana gelmektedir. Özellikle Doğu Karadeniz Bölümü’nde heyelânlar çok fazla olmaktadır. Toprak kayması sonucunda göller de oluşur. Vadi boyunca akan bir akarsuyun önü toprak kayması ile kapanarak göller oluşabilir. Trabzon’daki Sera ve Erzurum’daki Tortum gölleri buna örnek olarak verilebilir. d. Sel baskınları ve önleme çalışmaları Sel, sağanak yağış ve hızlı kar erimeleri sonucu çok miktarda suyun akışa geçmesi ile meydana gelir. Sel, önüne gelen taşları, toprakları, bitkileri sökerek taşımaktadır. Sel, ülkemizde çok görülen bir doğal afettir. Her yöremizde sel felaketleri meydana gelebilir. Fakat en fazla Doğu Karadeniz Bölümü’nde görülür. En fazla ilkbahar mevsiminde sel meydana gelir. Bu mevsimde artan yağmurlar selleri oluşturur. Yaz aylarında görülen sellerin nedeni sağanak yağışlardır. Ülkemizde sellerin başlıca oluş nedenleri; -Sağanak yağışlar ve hızlı kar erimeleri -Arazinin bitki örtüsünden yoksun olmasıdır. Sel baskınları verimli tarım topraklarını taşır. Tarım alanlarındaki ürünlere zarar verir. Ev, yol ve köprülere zarar verir. Seller sonucunda ulaşım ve haberleşmede aksamalar olur. Sellerin zararlarından korunmak için, -Akarsu yataklarına yerleşilmemelidir. -Akarsu yataklarının kenarlarına taşkınları önlemek için setler yapılmalıdır. e. Çığ Çığ, büyük kar yığınlarının yamaç boyunca hareket etmesidir. Yüksek dağlık alanlardaki dik yamaçlarda bulunan karların değişik seslerle harekete geçmesi sonucu oluşur. Çığ, ülkemizde en fazla Doğu Anadolu Bölgesi’nde görülür. Bunun nedeni kar yağışlarının fazla olmasıdır. f. Yangınlar Yangınların bir kısmı yerleşim yerlerinde meydana gelir. Bunlara insanlar neden olmaktadır. Fakat özellikle orman yangınları büyük doğal afetler arasında gösterilebilir. Orman yangınları en fazla yaz ve sonbahar mevsimlerinde görülür. Orman yangınları doğal çevreye zarar verdiği gibi ülke ekonomisine de büyük zarar verir. Orman yangınları; erozyon, sel, heyelân ve kuraklığa neden olur. Orman yangınlarına karşı alınacak önlemleri şu şekilde sıralayabiliriz; -Ormanlarda yapılan pikniklerde ateş yakılmamalı, sigara izmariti atılmamalıdır. -Orman içinde yollar açılmalıdır. -Orman içinde haberleşme ve yangın söndürme sistemi kurulmalıdır. Türkiye'deki Doğal Afetler 1900-2003 yılları arasında ülkemizde meydana gelen doğal afetlerle ilgili istatistikler incelendiğinde doğal afetler nedeniyle kişi öldüğü, kişi yaralandığı ve 17 milyar 460 milyon dolarlık maddi kaybın meydana geldiği ve 20 milyona yakın insanın afetlerden etkilendiği görülür. Sadece son on üç yıllık verilere bakmak bile doğal afetlerin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu göstermeye yeter. Türkiyede kaydedilen en büyük deprem Aletsel dönemde ülkemizde kaydedilen en büyük deprem 26 Aralık 1939 Erzincanda olmuştur. Geceyarısı olan depremde yaklaşık 33 000 kişi ölmüştür. 922 İzmir Yangını veya, yabancı kaynaklarda kullanılan terimle, Büyük İzmir Yangını Great Fire of Smyrna -İzmir geçmişte başka büyük yangınlar da geçirmiş olduğu için bu terimin ne derece yerinde olduğu tartışmaya açıktır- 13 Eylül 1922 günü Basmane'de başlayan ve dört gün sürerek İzmir şehir merkezini özellikle o dönemdeki merkezi ve bugünkü İzmir Enternasyonal Fuarı alanını geniş ölçüde tahrip eden yangın hadisesidir. 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ Depreme ilişkin sismolojik bulgular • Depremin oluş zamanı 17 Ağustos 1999 Saat 0302 • Depremin büyüklüğü Magnitüd • Odak derinliği Yaklaşık 17 km. • Merkez üssü Gölcük • Süresi Yaklaşık 45-50 sn • Ana şok 2 ulusal ve dış Sismoloji İstasyon bilgilerinden derlenmiştir. • Artçıl şoklar 200’den fazla 10’a yakın artçıl şokun magnitüdü 4’den büyük • Makrosismik zon Karamürsel-Yalova-Gölcük-İzmit-Düzce Koridoru Ulusal ve uluslar arası sismoloji istasyonları verilerinden derlenmiştir. Saha gözlemleri Depreme yol açan fay Kuzey Anadolu Fayı’nın Kuzey Kolu. Depremde hareket eden fayın toplam uzunluğu 90 km.130 çıkabilir. Hareket eden/ettiği sanılan fay segmentleri • İzmit-Adapazarı Segmenti Uzunluğu yaklaşık 90 km olup, kara bölümünde Gölcük-Akyazı arasında 40 km uzunluğunda yüzey kırığı fayın Yeryüzünde yaptığı fiziksel deformasyon izlenmiştir. Fay blokları arasında +/- 10 cm. sağ yönlü atım ölçülmüştür. • Gölcük Segmenti Yüzey kırığı izlenmiştir. Henüz saha incelemesi yapılmamıştır. • Yalova Segmenti Kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları nedeniyle henüz ulaşılamamıştır. Büyük olasılıkla yüzey kırığı gelişmiş olduğu sanılmaktadır. Düzce Segmenti Henüz incelenmemiştir. Sismolojik ve makrosismik veriler bu segmentinde hareket etmiş olabileceğini düşündürmektedir. BİNGÖL DEPREMİ1971 22 Mayıs 1971’de Bingöl’de oluşan şiddetli Richter ölçeğine göre olan ve Diyarbakır, Muş, Elazığ ve Tunceli’yi de içine alan geniş bir bölgeyi etkileyen deprem, özellikle Bingöl kentine büyük zarar vermiş, yaklaşık 5 bin konutun tümüyle yıkılmasına ya da oturulamayacak duruma gelmesine ve 755 kişinin ölümüne yol açmıştır. Bingöl çöküntüsü,Doğu Anadolu’nun bu bölgesinde birbiri arkasında sıralanmış bir dizi çukurluktan çeşitli doğrultularda uzanan kırıkların birbirleriyle kesiştikleri bir alanda yer alan tektonik nitelikli bir çöküntü vadisi çöküntüsünün temel çizgileri, Genç Ovasının yer aldığı etek boyunca kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda, güneybatıda kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan kırık kuşakları ile Bingöl’ün kuzeyinde yer alan doğu-batı doğrultusundaki kırık bir üçgen biçiminde çevreleyen bu kırıkların hareketi, depremin başlıca nedenidir. Konumu 38 08`kuzey enlemi, 40 05`doğu boylamı, merkez noktasının derinliği 10-12 kilometre, enerjisi 5,48 çarpı 10 üzeri 21 erg olan depremde, Bingöl’ün güney ve güneydoğusundaki 15 kilometrelik kırıkta 10 cm düşey, 25 cm yatay hareket önce Bingöl Deresi’nin yatağında ve yamaçlarında yer alan Bingöl kenti, depremden sonra dere yatağının güneyindeki geniş düzlüğe taşınmıştır. ÇALDIRAN DEPREMİ1976 24 Kasım 1976’da Çaldıranda oluşan şiddetli Richter ölçeğine göre olan ve Van iline bağlı Muradiye, Erçiş ve Özalp ilçeleri ile Ağrı iline bağlı Diyadin ve Taşlıçay ilçeleri dolaylarını da etkileyen deprem, kişinin ölümüne, 497 kişinin yaralanmasına ve konutun tümüyle yıkılmasına yada onarılamayacak düzeyde hasar görmesine yol açmıştır. Bu depremde oluşan kırık, Türkiye’nin jeolojisi ve tektoniğine ilişkin haritalarda yer sismik kayıtlara göre yörenin deprem etkinliği de fazla daha önce şiddeti 6-7’den fazla olan deprem bölgesinde Kuzey Anadolu Kırık kuşağının yaklaşık 30 kilometre kuzeyinde kalan ve aynı niteliklerde bulunması nedeniyle bu sisteme sokulabileceği düşünülebilen kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Çaldıran Kırık hattının, batıdan doğuya doğru Sarıkök Köyü-Çaldıran arasında andezit ve bazaltları, Çaldıran’dan Güngören Köyüne kadar alüvyon alanları, Güngören Köyünden güneydoğuya doğru Eosen bölüm kalkerlerini ve Mezozoyik zamana özgü birimleri aşarak ilerlediği çok iyi izlenebilen ve uzunluğu 53 kilometre genişliği ise 10 kilometreyi bulan bu kırığın sağ yanal atımlı bir kırık olduğu kırık kuşağı üzerinde genellikle sıkışmanın egemen olduğu ve kuzey bloğun düştüğü, sağa doğru 20-50 cm[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]lik kabarmalar, 5-30 cm arasında açılmalar ve 80 santimetreye varan düşey atımlar bulunduğu depremde bölgede önceden varlığı bilinen kırıklarda herhangi bir hareket görülmemiştir. Yapılan incelemeler sonucunda depremin gözlemsel dış merkezinin konumunun 30 15` kuzey enlemi, 43 9` doğu boylamı dolayında,Çaldıranın hemen batısında bulunduğu sonucuna sırasında açığa çıkan enerji üzeri 22 erg depreminde hasar gören alanlarda ayrıca çok sayıda kaya düşmesi ve toprak kayması saptanmıştır. ÇORUM DEPREMİ1943 26 Kasım 1943’te, Çorum, Samsun, Ladik ve Vezirköprü’yü kapsayan bir alanı etkileyen yer ölçeğine göre şiddetinde 20 saniye kadar süren deprem, Çorum kentine büyük zarar vermiş, evin yıkılmasına, 618 kişinin ölümüne ve 217 kişinin de yaralanmasına neden olmuş, ayrıca hayvanın da ölümüne yol açmıştır. Konumu 41 derece 05`kuzey enlemi, 33 derece 72` doğu boylamı ve merkez noktasının derinliği 10 kilometre olan bu depremle doğuda Destek Boğazından başlayarak batıda Filyos Irmağının keskin bir dönüş yaptığı yere kadar uzanan 280 kilometre boyunca bir kırık oluşmuştur. ERZİNCAN DEPREMİ1939 26-27 Aralık 1939’da Erzincan’da oluşan çok şiddetli yer Richter ölçeğine göre 8 olan deprem sonucunda toplam kişi ölmüş, yaklaşık kişi yaralanmış, ve bina büyük depremleri arasında sayılan bu deprem Türkiye’nin en ciddi deprem felaketlerinden biridir. Konumu 39 80 kuzey enlemi ve 39 51 doğu boylamı, odak derinliği 20 km olan depremin etkilediği alan doğuda Erzincan Ovasından batıda Kelkit Vadisine kadar uğramış bölgelerin uzunluğu 400 kmErzincan’ın doğusundan Amasya’ya kadar, genişliği ise güneyde Sivas’tan kuzeyde Karadeniz’e kadar 200 km depremde Erzincan’dan Kelkit Vadisini izleyerek Niksar’a kadar uzanan yaklaşık 350 km’lik bir kırık sistemi boyunca 1 m’lik düşey atım ve 4 m’lik yatay hareketler görülmüştür. Bu geniş alanı sarmış olan 35 deprem merkezi yaklaşık doğu-batı doğrultusunda dizilmiş başlıca dört sarsıntı çizgisi üzerinde etkinlik Yukarı Yeşilırmak çizgisi, Kelkit-Deliçay çizgisi, Yaylalar ve Orta Yeşilırmak çizgisi ve kıyı çizgilerin hepside kırıklara karşılık gelmektedir. Kelkit Irmağı kırığı, Reşadiye’de doğu-güneydoğu ve batı-kuzeybatı doğrultusunda alçalmış ve yükselmiş ve böylece iki blok arasında 380 cm’lik bir düzey farkı sırasında kıyı çizgisi Çarşamba ilçesinin kuzeyi ile Giresun arasında 15-100 m kadar geri çekilmiş ve Fatsa’da da bir deprem dalgası oluşmuştur. Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesinde bulunan Erzincan, Kuzey Anadolu deprem kuşağının çok etkin bir bölümü olan Erzincan ovası içindedir. Tarihi belgelere göre Erzincan son bin yılda 11 kez tümüyle yıkıma uğramıştır. Yerleşmenin bulunduğu zemin, akarsu çökellerinden malzeme kentin yukarı kesimlerinde bölümlerde birbirini izleyen çakıl ve kum katmanlarına katmanlar oldukça yerleşmiş ve sıkı depreminden sonra yerleşim alanı dışında bırakılmış olan eski şehrin zemini, kalın bir tarihi enkaz örtüsüyle kaplı yerleşmemiş akarsu birikintilerinden oluşmuştur. ERZURUM-KARS DEPREMİ1983 30 Ekim 1983’te, Erzurum ve çevresinde büyük hasara ve önemli ölçüde can kaybına neden olan Richter ölçeğine göre olan bu depremde kişi ölmüş, 537 kişi yaralanmış, konut ağır, 3 bin konut orta ve 4 bin konut hafif hasar görmüş, 30 bini aşkın hayvan telef hasar değerlendirmelerine göre depremin dış merkezi, Murat Dağı Kırklareli Köyü çevresinde yer almıştır. Erzurum-Kars depreminin oluştuğu alan Türkiye’nin birinci derece tehlikeli deprem ilçeleri arasındaki alanı kapsayan deprem bölgesi, çoğunlukla genç kırıklarlafay belirlenen alüvyon düzlükleriyle parçalanmış, yüksekliği m arasında değişen engebeli bir topografyaya ayrışmış olan volkanik kayaçlar ile zayıf tutturulmuş yada hiç tutturulmamış kırıntılar, bölgede canlı yer kaymalarına elverişli zemini oluşturur. Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı’nın kuzeyinde yer alan bu bölgede özellikle kuzeydoğu-güneybatı ve kuzeybatı-güneydoğu gidişli doğrusal hatların varlığı göze bölgesinde, depreme bağlı olarak boyları onlarca metreden birkaç kilometreye kadar değişen, genellikle kuzeydoğu-güneybatı gidişli, birbiriyle bağlantısız aralıklı ve basamaklı çok sayıda yarık gelişmiştir. FETHİYE DEPREMİ1957 24-25 Nisan 1957’de Fethiye’de oluşan şiddetli yer Richter ölçeğine göre olan bu depremde Fethiye’deki binaların yüzde 90’ı yıkılmış, Ovacık tamamen tahrip ve civar köylerde de etkili olan deprem sonucunda yöre halkından toplam 67 kişi ölmüştür. Konumu 36dereceye 5` doğu boylamı olan bu depremde açığa çıkan enerji 33çarpı 10üzeri 21 erg’ Nisan gecesi hissedilen ilk sarsıntıdan sonra bölge halkı konutlarını terk nedenle asıl depremde ölü sayısı görece az olmuştur. Fethiye depreminin oluştuğu alan Türkiye’nin ikinci derece tehlikeli deprem batıda Kerme Körfezinden, doğuda Kocaçayı Vadisine kadar uzanan ve Akdeniz kıyısına paralel olan bir tektonik çukurluk sistemin çukurlukta sık sık yerel depremler İstanköy, Meis ve Rodos adaları deprem merkezlerinin etki alanı de Fethiye’de önemli depremler zemininin genç alüvyonlardan oluşması ve yeraltı suyunun da yüksekte bulunması, depremlerde şiddet arttırıcı rol oynayabilmektedir. GEDİZ DEPREMİ1970 28 Mart 1970’te Gediz ve çevresinde oluşan şiddetli yer 39 21` kuzey enlemi ve 29 51` doğu boylamı olan depremin etkinlik gösterdiği yer ikinci dereceden deprem bölgesinde, Turgutlu-Sındırgı-Simav-Gediz kırık hattı üzerindedir. Magnitüdü Richter ölçeğine göre, olan bu depremde kişi ölmüş, kişi yaralanmış ve bina yıkılmış ya da ağır hasar görmüştür. Depremden en çok etkilenen yer Gediz ilçe merkezi ile çevredeki bucak ve depremden sonra birçok artçı sarsıntı birkaçının magnitüdü Richter ölçeğine göre 5’in üzerindedir. Gediz depremi ve onu izleyen sarsıntıların olduğu alan, Batı Anadolu’daki Neojen bölümde oluşan havzalardan Anadolu’daki kırık hattı oluşumu Neojen Bölüm başında, Batı Anadolu kristalin kütlesinin ve Neojen bölüm öncesi tortul dizilerin yükselmesiyle birlikte başlamış, havzaların oluşumu ve gelişimi sırasında sürekliliğini korumuştur. Deprem sonrası Yunuslar yakınındaki Seyranbaşı tepesinin eteğinde en büyük açıklığı 50 cm olan, 7 cm yatay ve 15-20 cm düşey atılımlı bir yarık Çavdarhisar’da köy içerisinde geçen dere üzerindeki köprü yakınlarında, eski ve yeni alüvyonlarda yaklaşık olarak güneybatı-kuzeydoğu doğrultulu 10-15 düşey atımlı bir yarık Gediz ilçe merkezinin güneyinde Gediz Çayı-Bulacık Dere kavşağında, Çayçinge köyü çevresinde gerilme çatlağı sistemleri saptanmıştır. GEREDE DEPREMİ1944 1 Şubat 1944’te Bolu ve çevresinde oluşan çok şiddetli yer ölçeğine göre şiddetinde olan deprem sonucunda toplam kişi ölmüş, kişi yaralanmış ve bina yıkılmıştır. Konumu 41 41` kuzey enlemi ve 32 69` doğu boylamı olan depremin etkilediği alan Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesinde, Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı üzerinde kenti, Pleyistosen Bölümde oluşan ve çakıl, kum, kumtaşı, marn, konglomera, içeren bir zemin üzerine kesimini çevreleyen hafif eğilimli yamaçlar moloz ve toprak karışımından, kentin güney kesimindeki ova bölgesi ise kil, kum ve toprak içeren genç alüvyonlardan Bolu’da en ağır yıkıma uğrayan yer kentin ova bölgesinin güney sırasında kentin 4 kilometre güneyinde Ilıca yolu üzerinde yolu kesen bir çatlak büyük olasılıkla Gerede’de görülen ana çatlağın kara, batıya doğru 3 metre itilmiştir. Tepenin kuzeyinde uzanan ova bölgesi ile kentin yamaç ve tepe bölgeleri depremden daha az zarar görmüştür. GÖNEN DEPREMİ1953 18 Mart 1953’te Gönen ve çevresinde oluşan çok şiddetli yer Richter ölçeğine göre olan deprem sonucunda 265 kişi ölmüş, 336 kişi yaralanmış ve 5 binden fazla bina 39 99` kuzey enlemi ve 27 63` doğu boylamı olan deprem yöresi birinci derece deprem bölgesinde ve Bursa-Apolyont-Manyas çukurluğunun Yenice-Gönen kırık kuşağı ile birleştiği sismik etkinliği yüksek bir alanda yer alır. 6,3çarpı 10 üzeri 21 erg’lik bir enerji açığa çıkaran deprem sonucunda kentin 1 kilometre güneyinde, 48-50 kilometre uzunluğunda bir kırık atım Yenice Vadisinde 3,3 metre, Yenice’nin doğusunda ise 4,3 metre olarak kentinin düz kesimleri henüz yerleşmemiş alüvyon tabakası üzerindedir ve deprem açısından yeraltı suyunun yüksekte bulunduğu, Gönen Çayı yönündeki kesim daha yukarı bölümleri daha sağlam yapılıdır. KARLIOVA DEPREMİ1949 17 Ağustos 1949’da Bingöl’ün Karlıova ilçesinde oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Magnitüdü Richter ölçeğine göre olan bu depremin sonucunda ilçede 450 kişi yaşamını yitirmiş ve 1200 yapı yıkılmıştır. Karlıova ilçesi birinci derece tehlikeli deprem bölgesinde yer zemini deprem bakımından oldukça tehlikeli, henüz yerleşmemiş bir yapıdadır. İlçenin arkasındaki yamaçlar molozla örtülü lav, tüf ve aglomera gibi volkanik kayaçlardan oluşur. Daha sonra yörede, 28 Mart 1954’te magnitüdünde ve 20 Ağustos 1965’te magnitüdünde iki büyük deprem ile magnitüdü küçük pek çok deprem olmuştur. LADİK DEPREMİ1943 Samsun’un Ladik ilçesi yakınlarında 26 Kasım 1943’te oluşan şiddetli yer 41 05` kuzey enlemi, 33 72` doğu boylamı olan depremin magnitüdü Richter ölçeğine göre geniş bir alanı etkilemiş ve doğuda Taşova’dan, batıda Ilgaz’a kadar uzanan kasaba ve köylerde büyük hasara ve can kaybına yol açan depremde kişi yaşamını kaybetmiş, 5 bin kişi yaralanmış ve konutların yüzde 75’ini oluşturan 40 bin bina yıkılmıştır. Depremin oluştuğu bölge, birinci derece deprem bölgesi olan Kuzey Anadolu Kırık Kuşağındaki Ladik çöküntü ovasının güney kenarındadır. Deprem sonucunda, doğuda Destek Boğazından başlayarak batıda Filyos Çayının keskin bir dönüş yaptığı yere kadar uzanan 280 kilometre boyunca yeni bir kırık boyunca 90-100 cm’lik bir hareket oluşmuş ve kuzey blok güneye göre alçalmıştır. Bölgede 27 Kasım 1943’te birincisi Richter ölçeğine göre ikincisi 5 magnitüdünde iki deprem ve 15 Temmuz 1975’te de Richter ölçeğine göre magnitüdünde başka bir deprem daha oluşmuştur. LİCE DEPREMİ1975 6 Eylül 1975’te Lice’de oluşan şiddetli yer Richter ölçeğine göre olarak belirlenen deprem sonucunda Lice’de ve çevre köylerde kişi yaşamını sonucu Hani, Hazro, Kulp, Dicle, Silvan, Ergani ve Diyarbakır çevresindeki yapıların ağır, orta ve hafif hasar görmüştür. Konumu 38 51` kuzey enlemi, 40 77` doğu boylamı olarak belirlenen bu depremde, Genç ilçesinin yolu üzerinde, Korha köyünün batısında, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda 5-10 cm düşey, 8-10 cm yatay atımlı 200-300 metre uzunluğunda sağ doğrultulu bir kırık oluşmuştur. Lice, kuzeyden güneye doğru, kireçtaşı, kumtaşı, marn ve alüvyondan oluşan bir zemin üzerine derece deprem bölgesinde yer alan ilçe, Hani-Lice-Kulp deprem hattı ayrıca Bingöl-Muş kırık hattının ve bölgesel kırık sistemlerinin etkisi özellik, bölgenin çevrede oluşan depremlerden hafif hasar görmesine neden zeminini oluşturan yapı toprak aşınmasıyla taşınan killi, kumlu, çakıllı toprak katmanıyla suyunun düzeyi genellikle yüksektir. MANYAS DEPREMİ1964 6 Ekim 1964’te Manyas’ta oluşan şiddetli yer Richter ölçeğine göre olan bu depremde Manyas ve köylerinde 23 kişi öldü, birçok kişide yaralandı. ağır olmak üzere toplam yapı hasar gördü. Deprem özellikle Marmara Denizinin güney kıyıları yakınındaki yerleşim bölgelerinde etkili oldu, kimi yerlerde toprakta yarıklar açıldı ve yer altı suları fışkırdı. Manyas ve çevresi Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesi içinde yer alır. İlçenin üzerinde kurulduğu zemin genellikle kalın bir çökeller katmanıyla kaplı olan Neojen bölüm marnlarından marnlar üzerinde, kısmen çimentolaşmış 4-5 metre kalınlıkta eski akarsu birikintileri alçak bölgeleri ise kum, çakıl ve moloz içeren gevşek yapılı alüvyondan oluşmuştur. NİKSAR DEPREMİ1942 20 Aralık 1942’de Tokat’ın Niksar ve Erbaa ilçelerini etkileyen şiddetli yer Richter ölçeğine göre olan depremde 3 bin kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce kişi yaralanmış, 6 bine yakın bina yıkılmış ya da hasar görmüştür. Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı üzerinde yer alan ilçeler birinci derece deprem bölgesi kuzeybatısında, Kelkit Çayı düzlüğüne açılan dar bir vadinin yamaçlarına kurulmuş olan ilçe merkezleri toprak ve moloz katmanlarıyla örtülü olan volkanik bir kütle ise genç çökellerle ana kırığına paralel, Ayvaz Suyu yönünde bir kırık daha olduğu sanılmaktadır. Bölgede çeşitli zamanlarda birçok başka deprem olmuştur. SİVAS DEPREMİ1929 18 Mayıs 1929’da Sivas ilinin Suşehri ilçesinde oluşan şiddetli yer Richter ölçeğine göre olarak belirlenen deprem sonucunda 64 kişi yaşamını yitirmiş, yapı yıkılmış ya da ağır hasar Suşehri Ovası da jeolojik hasara uğramıştır. Depremin dışmerkezi 40 derece kuzey enlemi, 38 derece doğu boylamıydı. İlçe merkezi birinci derece deprem bölgesi üzerinde ve Kelkit Vadisini izleyen deprem hattından gelen depremlerin etki alanı içinde yer Suşehri Ovasından ikincil deprem hatları merkezinin büyük bölümünün zemini, kısmen moloz ve toprakla örtülü serpantinlerden alanlarda kuzeye doğru yamaç çökelleri, ilçe merkezinin altında ise genç birikintiler yer alır. SÖKE DEPREMİ1955 16 Temmuz 1955’te Aydın ilinin Söke ilçesinde oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Magnitüdü Richter ölçeğine göre olarak belirlenen deprem sonucunda 23 kişi yaşamını yitirmiş ve 470 yapı dışmerkezi 37,9 kuzey enlemi ve 27,1 doğu merkezi birinci derece deprem bölgesi üzerinde yer alır ve Büyük Menderes tektonik çukuru içindeki deprem merkezlerinin etkisi merkezinin ırmak birikintileri ve dik yamaçlar üzerinde bulunması depremin verdiği zararın artmasına neden olmuştur. İlçe merkezine 25 kilometre uzaklıkta bulunan Balat kalıntıları ile 40 kilometre uzaklıktaki Yenihisar kalıntıları ve hem ilkçağdan hem de Selçuklu döneminden kalan yapıtlar, bölgede daha önceleri de şiddetli depremler oluştuğunu bölgede 2 Nisan 1920’de 29 Temmuz 1925’te 15 Temmuz 1952’de ve 17 Nisan 1953’te magnitüdünde depremler Mayıs 1954’te ise ilçede ve magnitüdünde dört deprem gerçekleşmiştir. VARTO DEPREMİ 1946 31 Mayıs 1946’da Muş ilinin Varto ilçesinde oluşan şiddetli yersarsıntısı. Magnitüdü Richter ölçeğine göre 6 olan deprem sonucunda 839 kişi yaşamını yitirmiş, 349 kişi yaralanmış ve 3 bin yapıda yıkılmış ya da hasar görmüştür. Depremin dışmerkezi 39 3` kuzey enlemi, 41 2` doğu boylamı olarak belirlenmiştir. İlçe merkezi ve çevresi Kuzey Anadolu Kırık Kuşağının Van Gölüne doğru uzanan bölümünde ve birinci derece deprem bölgesinde yer aldığından, bu yörede çok sayıda deprem en önemlileri olan 19 Ağustos 1966’da oluşan Richter ölçeğine göre magnitüdündeki depremde kişi yaşamını yitirmiş, kişi yaralanmış, 27 Ağustos 1950’de magnitündeki depremde 2 kişi ölmüş, 2 kişi yaralanmış, 88 yapı yıkılmış ya da hasar görmüş, 12 Temmuz 1966’da magnitüdü ile arasında değişen 14 deprem KURŞUNLU DEPREMİ1951 13 Ağustos 1951’de Çankırı’nın Kurşunlu ilçesinde oluşan ve magnitüdü Richter ölçeğine göre olan şiddetli yer sonucunda yörede 50 kişi ölmüş, 678 kişi ayrıca, bina yıkılmış ve binada hasar görmüştür. Kurşunlu ilçesi Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesindedir ve Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı üzerinde yer sık sık çeşitli büyüklüklerde depremler 40 kilometre kadar kuzeybatısında yer alan Kurşunlu ilçesi, hafif dalgalı bir arazi üzerinde geçen derenin kuzeydoğusunda Neojen bölümden kalan killi marnlı katmanlar ve dere çökelleri, güneybatısında ise andezit, tüf ve yığışımlar yer alır. Van Gölünü Kuruması Türkiye'de son 40 yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alanın yani 3 Van Gölü büyüklüğündeki alanın ekolojik ve ekonomik işlevini yitirdiğini vurguladı. Türkiye'de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarının 4 bin metreküpten 1430 metreküpe düştüğünün altını çizen Demirayak, "Türkiye su fakiri bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor" dedi.
Doğal Afetler Jeolojik doğal afetler Deprem Deprem, yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayıdır. Magma üzerinde yüzen levhalar konveksiyonel akım sayesinde sürekli hareket halindedir. Kıtaların hareketi ile plato sınırlarında kaynama ve ayrılmadaki sürtünmeden oluşan kinetik enerjinin aniden büyük bir güçle boşalabilir. Yer katmanlarında oluşan şok dalgalarının sebep olduğu doğa olayına deprem denir. Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini,kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "Sismoloji" denir. Heyelan Heyelan ya da toprak kayması, zemini kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketidir. Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden koparak yer değiştirmesine heyelan denir. Bazı heyelanlar büyük bir hızla gerçekleştikleri halde bazı heyelanlar daha yavaş gerçekleşirler. Heyelanlar yer yüzünde çok sık meydana gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeşididir ve aşınmada önemli rol oynarlar. Büyük heyelanlar aynı zamanda topoğrafyada derin izler bırakırlar. Türkiye'de en fazla görülen yerler Karadeniz Bölgesin de özellikle Doğu Karadeniz şerididir. Yanardağ patlamaları Yanardağ ya da Volkan, magmanın dünyanın iç tabakalarında bulunan, yüksek basınç ve yükseksıcaklıkla erimiş kayalar, yeryuvarlağının yüzeyinden dışarı püskürerek çıktığı coğrafi yer sisteminde bulunan kayalık gezegen ve aylarda bazıları çok aktif olan birçok yanardağ olmasına rağmen, bu olgu, en azından dünyada, genellikle tektonik plaka sınırlarında görülür. Ne var ki, sıcaknokta yanardağlarında önemli istisnalar araştırıldığı bilim dalına volkanoloji yanardağbilimi denir. Endonezya'daki Java Adasında bulunan Semeru Yanardağı. Öte yandan, eğer magma düşük oranlarda %52'den az silika içerirse, lava "mafik" adı verilir ve püskürürken çok akışkan hale gelir ve uzunmesafelerce akabilir. Mafik lav akışının iyi bir örneği, İzlanda'nın neredeyse coğrafî merkezindeki bir püskürme yarığının aşağı yukarı yıl önce oluşturduğu Büyük Thjórsárhraun akıntısıdır. Bu lav akıntısı, 130 km ötedeki denize varıncaya kadar akmaya devam etmiş ve 800 km²'lik bir alanıkaplamıştır. Meteorolojik doğal afetler Hava olayları Sel Sel, bir bölgede toprağı belirli bir süre için tamamen veya kısmen su altında bırakan; ani, büyük ve düzensiz su akıntılarına verilen akarsu veya deniz, göl gibi büyük su kitleleri kimi zamanfazlasıyla suyla yüklenir, bunun sonucunda taşarak yatağından çıkar ve "sel" adı verilen bir doğalfelakete neden olur. Çığ Çığ, farklı nedenlerden dolayı dağdan aşağıya doğru kayan büyük kar kütleleridir. Bol kar yağışı olduğunda, taze kar tabakasının alttaki eski tabakayla iyi kaynaşmaması sonucu,rüzgarın kaldırdığıbüyük bir kar kitlesinin aşağı inerek alttaki kar tabakası üzerinde kayması sonucu, ve bir hayvan veya kayakçının oynak kar tabakasını çiğneyerek harekete geçirmesi sonucu çığ oluşabilir. Fırtına Hızlı esen rüzgar kendi kuvvetinin yanında çevresini de etkiler. Öncelikle estiği denizde veya okyanusta suları kabartarak büyük dalgalar oluşturur. Fırtınaya yakalanan yelkenli tekneler, herhangi bir liman ya da marinaya sığınamayacak kadar açıktaysalar, fırtınaya hazırlık yapmaları gerekir. Şiddetli rüzgara karşıyapılacak en etkili önlem, yelkene camadan vurmaktır. Bunun anlamı yelkenin alanını küçülterek, rüzgardan daha az faydalanmaktır. Bu şekilde rüzgarın tekneyi bayıltıcı etkisinin birazda olsa önüne geçilmiş olunur. O da yetmiyorsa teknedeki ana yelken indirilir ve ön yelkenle flok veya cenova seyiredevam edilir. Kuraklık Bir bölgede nem miktarının geçici dengesizliğin kaynaklana su kıtlığı olarak tanımlanabilen kuraklık,doğal bir iklim olayıdır ve herhangi bir zamanda ve yerde meydana gelebilir. Kuraklık genellikle yavaş gelişir ve sıklıkla uzun bir dönemi kapsar. Kurak iklimlerin hüküm sürdüğü yerlerdeki hayvanlar ve bitkiler, nem eksikliğinden ve yüksek değişkenlikteki yağıştan dolayı olumsuz etkilenirler. Orman Yangını Orman yangını, doğal ya da insani sebeplerden ortaya çıkan ormanların kısmen veya tamamen yanmasıdır. Yıldırım düşmesi,yanardağ patlaması ve yüksek sıcaklık gibi doğal sebeplerle çıkan yangınlar ve sigara, tarımsal ürünler nedenli çıkan insan kaynaklı orman yangınları vardır. Ormanların yanması ekolojik olarak bir çok zarara sebep olur. İklim değişikliği ve kuraklık başlıca sonuçlardır. Hortum Hortum, kümülus bulutları ile bağlantılı olarak silindir şekilinde dönerek gezen bir rüzgâr türüdür. Bu "hortum" bulutlardan yere kadar uzanır ve büyük yıkıcı güce sahip olan bir doğa felâketidir. Hortumlar hakkında bir bilimsel teori ilk olarak 1917 yılında Alfred Wegener tarafından üretilmiştir ve bu teori günümüzde de doğru olarak kabul edilmektedir. Bir denizin ya da gölün üzerinde meydana gelen bir hortum, yerden emdiği sular ile bir "Su hortumu" oluşturur.
DOĞAL AFETLER ve ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER Doğal afet nedir Doğada meydana gelen ve büyük hasarlara sebeb olan olaylara doğal afet denir. 1-SEL Aşırı yağmur yağdığında, dereler, çaylar ve nehirler taştığında, denizlerin büyük dalgalar ile kıyıları sular altında bıraktığında, barajlar ya da setler yıkıldığında ortaya çıkan yıkıcı su baskınlarına sel denir. Selden Korunmak için yapılması gerekenler Dere yatakları temiz tutulmalı- Ormanlık alanlar çoğaltılmalı, Akarsular üzerine barajlar inşaa edilebilir İnsanların Araziyi teraslaması gerekir Suyun atılması için gerekli altyapı çalışmaları yapılaması gerekir 2-ÇIĞ Dağın yüksek yerinde birikmiş kar kütlelerinin yerinden kopup yuvarlanması ve yuvarlandıkça büyümesiyle oluşan dev kar kütlelerinin inmesi olayına çığ ses ve titreşimle meydana gelir Çığ genellikle bitki örtüsü olamayan dağlar ile eğimli ve çok karlı arazilerde görülür. Bu nedenle çığ en çok Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki dağlık kesimlerde görülür. Çığın oluşmasını engellemek ve zararlarından korunmak için – Bitki örtüsü korunmalı ve geliştirilmeli, – Çığ riski olan yerler, yerleşim yeri olarak tercih edilmemeli, – Çığ riskinin olduğu yerlerde destekleme duvarları yapılmalıdır. 3-HEYELAN Toprak Kayması Taş, toprak ve kayaların eğimli arazilerde kayarak yer değiştirmesi olayına heyelan denir. Heyelanın Nedenleri -Şiddetli yağışlar, -Eğimli arazi, -Yol yapım çalışmaları, -Ormanların yok edilmesi, -Şiddetli depremler, Ülkemizde daha çok şiddetli ve bol yağış ile arazinin fazla eğimli olması gibi nedenlerden dolayı heyelan en fazla Karadeniz Bölgesi’nde görülen bir doğa olayıdır. Toprak kaymasında zararı en aza indirebilmek için -Riskli yerlerin yerleşim alanı olarak seçilmemesi, – Eğimli arazilerin ağaçlandırılmaması, – Destek duvarlarının yapılması gerekir. 4-EROZYON Toprak Aşınması Toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünün yok edilmesi sonucu, koruyucu örtüden yoksun kalan toprağın su ve rüzgârın etkisiyle aşınması ve taşınması olayıdır. Erozyonu artıran nedenler – Toprağı koruyan bitki örtüsünün bilinçsizce yok edilmesi, – Toprağın aşırı işlenmesi, -Toprağın eğim yönünde sürülmesi, -Şiddetli ve çok yağış, -Sert rüzgarlar, -Toprak ve doğal bitki örtüsüne insan eliyle yapılan müdahaleler. -Verimli tarım alanları daralır. Büyük ekonomik kayıplara yol açar. -Baraj göllerinin dolmasına, dolayısıyla barajların ömrünün kısalmasına neden olur. -Can ve mal kayıplarına yol açabilir. Erozyonu önlemek ve zararlarından korunmak için – Ağaçlandırma çalışmaları yapılmalı, – Eğimli arazilere teraslandırma sekiler yapılmalı, -Tarlalar eğim doğrultusunda sürülmeli -Baraj gölü yamaçlarını ağaçlandırmalı, -Mevcut bitki örtüsü korunmalı, -Erozyonun zararları konusunda halkı eğitmeli ve belli bir bilinç oluşturulmalıdır. 5-DEPREM Yer kabuğundaki aniden oluşan sarsıntı ve titreşimlere deprem denir. Depremleri inceleyen bilim dalına sismoloji, süresini ve şiddetini kaydeden alete de sismograf denir. Depremin Etkileri – Büyük can ve mal kayıplarına neden olur. -İnsanların ruh ve beden sağlığı üzerinde uzun yıllar sürecek etkiler bırakır. – Binlerce insanın sakat kalmasına neden olur. – İşgücü ve enerji kayıplarına neden olur. – Ülke ekonomisine büyük zararlar verir. Deprem Zararlarını Azaltmak için – Binalar fay hatları ve yumuşak zeminler üzerine yapılmamalıdır. – Bina yapımında şiddetli depremlere dayanıklı malzeme kullanılmamalıdır. – Deprem tatbikatları sıkça yapılmalı ve halk deprem konusunda çok iyi eğitilmelidir. -Evlerimizde hareketli ve devrildiğinde insanlara zarar verecek eşyalar sabitlenmelidir. – Depreme dayanıksız yapılar yıkılmalı ya da güçlendirilmelidir. – Deprem bölgesinde çok katlı binalar yapılmamalıdır.
Afiş tasarımı, sanatçıların ve tasarımcıların yaratıcılıklarını sonuna kadar kullanabilecekleri, kendilerini gerçek manada gösterebilecekleri bir alan. Afiş tasarımı örneklerini incelediğimizde aralarında göz kanatanları da ilham saçanları da görmek mümkün. ÜcretsizKargo Afişlerin reklam ve tanıtım amaçlı olarak kullanılmasına 1870'lerde başlandı. İlk yapılan afiş örnekleri siyah beyaz olarak ve metin olarak tasarlandı. Sonraki yıllarda renkli baskının bulunması ve yaygınlaşması ile birlikte ise rengarenk afiş tasarımları hayatımıza girmeye başladı. İşte tam da bu noktada tasarımcılar hünerlerini ortaya koyarak hepsi birbirinden güzel afiş tasarımları yapmaya başladı. Afişler ticari pazarlamadan sanatsal tanıtıma kadar birçok alanda kullanıldı ve hala da kullanılmaya devam ediyor. Afiş tasarımı konusunda ise doğru tasarımı yakalamak oldukça zor. Bunun nedeni afiş tasarımı konusunda keskin kuralların olmaması. Ortaya çıkacak olan işin proje bazında sınırları olsa da bu sınırlar yaratıcılık sayesinde aşılabilir. Afiş tasarımında bilmeniz gereken bir diğer önemli nokta ise şudur; "Çarpıcı bir tasarım yapmak zorunda değilsiniz. Asıl önemli olan en doğru duyguyu en etkili bir biçimde karşı tarafa aktarabilmektir.". Bu özellikle günümüz grafikerlerinin afiş tasarımı hakkında en çok dikkat etmeleri gereken şeylerden biri. Birçok tasarımcı en iyi tasarımın en çarpıcı olduğu yanılgısına düşüyor. Oysa ki sadeliğin konu edildiği bir etkinlik için hazırlanan bir posterin olabildiğince soft ve sade hazırlanması muhtemelen daha iyi sonuç verecektir. NOT Online ve ücretsiz afiş tasarımı yapabileceğiniz programları anlattığımız yazımızı da okuyabilirsiniz. Afiş Örnekleri Afiş tasarımı hakkında anlattıklarımızdan yola çıkarak dünyanın önde gelen tasarımcıları tarafından beğenilmiş afiş örnekleri ile ilgili bir liste hazırladık. Afiş örnekleri çok daha iyi tasarımlar yapabilmeniz için bir bakıma size ışık tutacaktır. Özellikle tasarımın en çok bilinen ve uygulanan ipuçlarından biri ilham almak için en iyi örneklere bakmaktır. Bu aslında genel kanının aksine yaratıcılığınızı azaltmak yerine arttırır. Afiş tasarım örnekleri sayı olarak o kadar fazla ki bunların bir listede toplanması çok zor. Bu nedenle sizin için en iyi 10 afiş örneğini listeledik. 1 - Florence and The Machine - Afiş Örnekleri Ünlü grubun bu konser posteri Dawid Ryski tarafından tasarlandı. Renkler grubun genel imajı olan retro havayı fazlasıyla yansıtıyor. Tasarım içerisinde kullanılan enstrümanlar, çizgilerin uyumu gibi detayları ile tam bir bütün olarak değerlendirebileceğimiz bu afiş tasarımı kesinlikle çok başarılı. 2 - 2001 A Space Odyssey 2001 Bir Uzay Destanı - Afiş Örnekleri Bu afişin listenin en iyilerinden olduğunu söylemekte fayda var. Kubrick'in klasik filmi 2001 A Space Odyssey için, Matt Chase tarafından tasarlanan bu afiş mükemmel bir perspektif ve inanılmaz bir derinlik algısına sahip. 3 - Iron Man - Afiş Örnekleri Iron Man çok tanınan ve bilinen bir süper kahraman karakteri ve filmi de birçok insan tarafından izlenmiştir. Grzegorz Domaradzki tarafından tasarlanan afişi ise tam bir baş yapıt. Filmdeki iyi ve kötü karakterlerin ayrılması ve Tony Spark'ın tam ortada duruyor olması çok iyi düşünülmüş bir ayrıntı. 4 – Interstellar - Afiş Örnekleri Conor Smyth, geçtiğimiz yıllarda film sektörüne damga vuran Interstellar filmi için tasarladığı bu enfes afiş ile kesinlikle övgüyü hak ediyor. Kullanılan renkler ve sol taraftaki küçük saat ayrıntısı özellikle filmi izleyenlerin anlayabileceği gibi inanılmaz. 5 – Venedik - Afiş Örnekleri Afiş tasarım örnekleri listemizdeki klasik tasarımlardan biri olan Venedik posteri diğer tasarım örneklerinden biraz farklı. Seçilen renkler ve illüstrasyonlar adeta sizi Venedik'e gitmeniz için teşvik ediyor. Bu enfes afiş ise Belle Lee tarafından tasarlandı. 6 – Gravity Yerçekimi - Afiş Örnekleri Arun Raj tarafından tasarlanan 2013'ün en iyi filmlerinden olan Gravity'nin afişi oldukça başarılı. "A" ve "V" harflerinin uzaya bırakılan Sandra Bullock'u temsil ettiği düşünülüyor. Bu tasarım aslında sadelik ile nasıl etkileyici bir afiş tasarlanır sorusuna da cevap niteliği taşıyor. 7 – FST - Afiş Örnekleri Krzysztof Iwanski'nin tasarımında resimlerin farklı renklerle örtüşme biçimi hayranlık verici. Renklerin kullanımı postere çok psychedelic bir hava kazandırmış. 8 – The Road Beckons - Afiş Örnekleri Arka planda gösterilen şiddetli kadın, Amy Hood'un bu afişine çok fazla ayrıntı katıyor. Afiş tasarımı ve tasarım içerisindeki renk geçişleri konusunda adeta bir ders niteliği taşıyan bir tasarım olduğunu söyleyebiliriz. 9 – San Francisco - Afiş Örnekleri Afiş içerisinde kullanılan renklerin retroluğu ve resmedilen modern hayatın kombinasyonu çok güzel düşünülmüş. Ne dersiniz bu afiş tasarımı size San Francisco'da yaşamak ya da ziyaret etmek için motive ediyor mu? 10 – Black Swan Siyah Kuğu - Afiş Örnekleri Yaralı siyah kuğu ve riskli ama aynı zamanda cesurca seçilmiş arka plan çok efsane bir uyum yakalıyor. Viraj Nimlekar tarafından tasarlanan bu film afişi filmin psikolojik tarafını da izleyiciye çok iyi aktarıyor. Afiş tasarımları ve afiş örnekleri hakkındaki bu yazımızı beğendiyseniz sosyal medyadan sevdiklerinizle paylaşmayı ihmal etmeyin. Eğer benzeri güzel ve faydalı yazılarımızdan herkesten önce haberdar olmak isterseniz Bidolubaskı Blog bültenimize abone olabilirsiniz.
doğal afetlerle ilgili afiş örnekleri ödev